TDB GENEL SEKRETERİ EMEL EROĞLU UZER : ‘DİŞHEKİMİ EMEĞİ UCUZLADI’
Ekonomik kriz, diş sağlığını da vurdu. Özel diş klinikleri artan maliyetler ve azalan hasta sayısıyla birlikte zora girerken, kamuda da randevu sıkıntısı ve yoğun hasta trafiği diş sağlığı hizmetlerinin kalitesini düşürüyor. Türk Dişhekimleri Birliği Genel Sekreteri Emel Eroğlu Uzer, konuyla ilgili 9.Köy.org haber sitesine açıklamalarda bulundu. Artan dişhekimi sayısı nedeniyle dişhekimi emeğinin ucuzladığını belirten Emel Eroğlu Uzer, “Ücretli çalışan diş hekimlerinin gelirleri azaldı” diyerek, kamuda da yüksek vergi dilimleri nedeniyle zaten düşen temel maaş ve ilave ödemelerdeki artış oranlarının yüksek enflasyonu karşılamadığına vurgu yaptı: “Ülkemizde SGK İstatistik yıllığına bakıldığında nüfusun yüzde 99,2’sinin Genel Sağlık Sigortası kapsamında olduğu görülmektedir. Bu durum GSS öncesi döneme göre kamu sağlık sigortasına erişimin önemli oranda arttığını ortaya koymakla birlikte, önemli olan hizmete erişimin mümkün olup olmadığıdır. GSS kapsamında sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için prim ödeme gün sayısı, kısa ve uzun vadeli sigorta primleri dahil GSS prim borcunun bulunmaması, bazı hizmetler veya mallar için hizmet kullanım sırasında cepten ödeme yapmak gerekmektedir. Prim borcu nedeniyle sağlık hizmetlerine erişememe sorununun yarattığı kamuoyu tepkisi birkaç yıl arayla çıkarılan aflar ile yeniden yapılandırılan borçlarla çözülmeye çalışılmıştır.”
‘Ağız diş sağlığı yoksullukla yakından ilişkilidir’
Sağlık Bakanlığı’nın, koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerini öncelemesi gerektiğine dikkat çeken Eroğlu Uzer, “Halkın sağlıklı diş tedavi hizmetine ulaşmasını sağlamalıdır. Son 10 yılda kamuda çalışan diş hekimi sayısı ve sağlık kuruluşu sayısı artmış olsa bile, GSS kapsamındaki hastaların talebini karşılamaktan uzaktır” dedi. Verilen hizmetlerin niteliğinin dişhekimlerinin uygulamalarından bağımsız olarak, mevcut sistemin özel veya kamu için de olumsuz koşulları nedeniyle sorgulanabileceğini söyleyen Eroğlu Uzer, şöyle devam etti:
“Son 2 yıl içerisinde protetik tedavilerden alınan katkı paylarında üst üste yapılan ciddi artışlar, artan yoksullukla birlikte hizmete ulaşımda önemli bir engeldir. Ağız diş sağlığı sorunları yoksullukla yakından ilişkilidir. Hizmete en çok ve gerçekten ihtiyacı olanlar, hizmete erişimi en zor olan toplumsal kesimlerdir. Ağız ve diş sağlığı olmadan ülkelerin sağlık sistemlerinin performanslarını yükseltmek mümkün değildir. Ağız diş sağlığı hizmetlerinde ulusal bir ağız diş sağlığı politikasının olmaması, sosyal devletin gereği olan koruyucu diş hekimliğinin kamu hizmetlerinde öncelenmemesi, hiçbir iyileşme yaratmamaktadır. Önü alınamayan fakülte açılışları, kontenjanların da arttırılması ile ortaya çıkan son derece olumsuz tabloda siyasi popülizmin dişhekimliği mesleğini ve ülke gerçeklerini, taşınamaz noktaya getirmektedir. Akademik kadroların fakülte ve öğrenci sayılarına orantılı olarak artmaması, dişhekimliği eğitiminin niteliğini düşürmekle birlikte etik, deontolojik ve malpraktis sorunlarına ilişkin risk oranını da giderek yükseltmektedir.”
‘Özlük haklarından yoksun ücretli çalışanlar’
Sağlık Bakanlığı’nın 2022 yılındaki sağlık istatistiklerini de aktaran Eroğlu Uzer, dişhekimlerine başvuru sıklığının yıllardır 0,9’larda devam ettiğini fakat bu oranın şimdilerde 0,62 adet olarak seyrettiğini belirterek, “Üzerinde durduğumuz oranlar ülkedeki ağız diş sağlığı sorunlarındaki ciddiyeti gösterirken, önemli bir yatırım gerektiren serbest çalışma olanaklarını da kısıtlamaktadır. Bununla birlikte, koruyucu sağlık hizmetleri yerine yeterli kadrolar olmaksızın, tedavi edici hizmetleri önceleyen Sağlık Bakanlığı’nı, eğitim sorumluluğundan çok, hasta tedavisi konusunda piyasa koşulları ile rekabet eden dişhekimliği fakülteleri ve ihtiyaçtan çok daha fazla fakültelerin açılmasıyla kamu kaynaklarını ve yetişmiş insan gücünü yok eden YÖK’ü, ülkemizdeki ağız diş sağlığındaki bu sistemsizliğinin baş aktörleri ve esas sorumlusu olarak görüyoruz” dedi.
Ağız-diş sağlığının genel sağlığın bütüncül bir bileşeni ve bir sağlık hakkı olduğu da hatırlatan Uzer, şöyle konuştu: “Bu nedenle dişhekimliği genel sağlık hizmetlerinden ayrı bir yapıda örgütlenmiştir. Sağlık reformları, ağız-diş sağlığındaki pazar mekanizmalarını güçlendirmeyi ama aynı zamanda da düzenlemeyi amaçlamaktadır. Reformlarda düzenleme ile kastedilen, pazarın tersine hareket eden veya küçük çapta faaliyet gösteren unsurları ortadan kaldırarak ortamı büyük sermayeye hazırlamaktır. Bu çerçevede Türkiye’de de yapılan yasal düzenlemelerle meslek dışı sermayenin dişhekimliğine girişi sağlanmıştır. 10-15 yıl öncesine kadar %86’sı kendi hesabına çalışan dişhekimlerinin yarısından çoğu bugün özelde ya da kamuda özlük haklarından yoksun ücretli çalışan haline gelmiştir.”